Phuket

Phuket – Tayland

Malindo Air aracılığıyla Kuala Lumpur’dan 1 saat 35 dakika süren yolcuğumuz sonunda havalimanına vardığımızda Türkiye’de iletişim kurduğumuz Herrtz firmasından kiraladığımız aracı aldık ve direkt otele gittik. Havalimanı şehrin biraz dışında ve nerede kaldığınıza göre yol süresi değişiyor. İsmi Cape Sienna olan otelimize yaklaşık 1 saatte ulaştık ve geldiğimizde akşamüstü saatleriydi. Kuala Lumpur’da yaptığımız gibi burada da ilk günümüzü dinlenmeye ayırdık. Odamıza yerleştik ve gün batımında otelde Tai yemeklerinden tattık.

Dinlenirken gelmeden önce Phuket’de neler yapabileceğimize dair hazırladığımız notlar üzerinden geçtik. Çoğu etkinlik için firma ile anlaşmamız gerektiği için ilk günümüzü kendimiz yapabileceğimiz aktivitelere ayırdık hem bu arada firma araştırma fırsatımız da olur diye düşündük. Bahsettiğimiz firmalarına kaldığınız otellerden veyahut merkezi konumdaki standlardan ulaşabilirsiniz.

İlk günümüz için rotamızı belirleyip Google Maps’de yerleri işaretledik. Oteldeki satış standından Phi Phi Adaları, James Bond Adası, Sirk Gösterisi ve Atv sürüşü, zip line, rafting, fil besleme ve yıkama için biletlerimizi aldık. Bu arada elbette her alışverişte olduğu gibi bu alışverişte de pazarlık yaptık. Phi Phi Adası 1 kişi için 3700 baht, James Bond Adası 1 kişi için 3700 baht, Sirk Gösterisi 1 kişi için 1850 baht, Fil koruma etkinliği ve diğerleri 1 kişi için 3600 baht. Tabi bunlar indirimsiz fiyatları, artık ne kadar pazarlık yapabileceğiniz size kalmış ? Bu etkinliklerin içerikleri ve nelere dikkat edilmesi gerektiği hususlara ayrıca değineceğim.

Birinci gündeki ilk durağımız olan Tiger Kingdom’a otelimizden kiraladığımız araçla 20 dakika içerisinde ulaştık. Tiger Kingdom için gelmeden önce çok fazla yerli ve yabancı yazılar okudum. Bu yazılardan bir kısmı bu tecrübenin yaşanması yönünde, bir kısmı da kaplanların uyuşturulmuş olması nedeniyle gidilmemesi ve destek olunmaması yönünde diğer bir kısmı da kaplanların uyuşturulmadığı yönündeydi. Biz de kararsızlık içinde kalsak da uyuşturulmadıklarını düşünerek geldik. Eğer bizim gibi arabayla giderseniz otopark sorun değil, ücretsiz otopark mevcut. Girişte size satış yapan çalışanlar yardımcı oluyor. Paketleri şu şekilde
Yeni doğmuş (new born) kaplan 3500 baht,
Bebek (smallest) kaplan 1300 baht (3,5 aylık)
Küçük boy (small) kaplan 900 baht (7,5 aylık)
Orta boy (medium) kaplan 900 baht (15 aylık)
Büyük boy (big) 1000 baht (30 aylık – 2,5 yaşında)
Büyük/Orta + Küçük boy olmak üzere toplam 2 kaplan 1600 baht
Bebek + Küçük + Orta/Büyük boy olmak üzere toplam 3 kaplan 2800 baht
Bebek + Küçük + Orta + Büyük olmak üzere toplam 4 kaplan 3700 baht ödeyerek 10 dakika süre içinde kaplanlarda birlikte vakit geçirebilir ve kendi kameralarınız ile fotoğraf çekebilirsiniz. Ekstra profesyonel fotoğraf çekimi için görevli talep ederseniz 500 baht daha ödemeniz gerekiyor. Biz iki kişi adına küçük boy kaplan için bilet aldık. İçeri girmeden önce nereden geldiğinizi soruyor ve cevaba göre sizin dilinizdeki uyarıları okumanızı rica ediyorlar. Uyarı metninde ise kaplanlara arkadan yaklaşmamız, yüksek seste konuşmamamız, ani hareket etmememiz, teller elektrikli olduğu için dokunmamamız tarzında ifadeler içeriyor. İçeride her kaplanın yeri ayrı ve her kaplana bir çalışan bakıyor. Kafesin dışında bekleyen görevli biletleri kontrol ediyor ve sırayla sizi içeri alıyor. Sıra bize gelip de içeri girdiğimizde maalesef uyuşturulduklarını anladık. Zira kaplana değil bu kadar yaklaşmak dokunamazsınız bile ama burada öyle değil. 10 dakika boyunca okşadık, fotoğraf çekildik, kuyruklarına dokunduk vs. Diğer kaplanlara tellerinden ardından baktığımızda ziyaretçilere kapalı olan kaplanların uyuşturulmadığını gördük ve ikinci durağımıza doğru hareket ettik.

Birinci günümüz için ikinci durağımız olan Wat Chalong ismindeki tapınağa 20 dakika içerisinde ulaştık. Girişi ücretsiz olan bu tapınak Phuket’de bulanan 29 tapınak arasından en önemlisi ve en büyüğü. Bunun sebebi ise Buda’nın kemik parçasının burada korunuyor olması. Bahçeye girdiğinizde sizi 3 farklı bina, 3 fil heykeli ve binaların ortasındaki özel yapım bir soba karşılayacak. Yerel rahipler, tapınak alanına girmek isteyen kötü ruhları korkutmak için bu sobada belirli aralıklarla havai fişekler patlatıyor. Açıkçası ilk duyduğumda korkmadım değil, sesi baya yüksek. Girişte sağda kalan bina ziyarete açık değilken soldaki bina dua etmek için ayrılmış ve önündeki fillerin gövdesini okşarsanız şansın seni bırakmayacağına inanıyorlar ? Bu kadar önemli olan bu yeri biraz detaylıca anlatmak istiyorum. 1876’da, Kral Rama V döneminde, Chalong, adadaki göçmen Çinli teneke maden işçileri arasında büyük bir ayaklanma çetesi olan Ang-Yee İsyanının tehdidi altında kalmış. Yerel halk çok korkmuş ve ne yapacaklarını bilememişler, kalıp savaşmalı mı yoksa kaçmalılar mı bilememişler. Sonunda, Wat Chalong’lu Abbot olan Luang Pho Chaem’e gitmişler. Çok saygı duyulan keşiş onlara, “Uzun zamandır buradayım ve kalıyorum” demiş. Bunu duyan insanlar kalmaya ve Ang-Yee ile savaşmaya karar vermişler. Bangkok’tan gelen askerlerin yardımıyla isyanlar bastırılmış. Takdir etmek için Kral, Phra Kru Wisit Wongsacharn unvanını Luang Po Chaem’e vermiş. Bugünlerde Tayland’daki neredeyse herkes bu olağanüstü keşişin ismini biliyormuş. Luang Pho Chuang’ın bir tanesinin yanındaki Luang Pho Chaem’in heykeli, Wat’ın ana salonunda görülebilir. Birçok Budist saygı duymanın bir parçası olarak heykellere altın varak yapıştırmak için buraya geliyorlarmış. Diğer tapınaklarda olduğu gibi bu tapınağa da şortla ve omzular açık şekilde girmek yasak, aynı zamanda içeriye girerken ayakkabılarınızı çıkartmanız gerekiyor.Diğer ve son bina da ise sayıca fazla buda heykellerini görebilirsiniz. Tayland halkına göre eğer Phuket’i ziyarete geldiyseniz ve henüz Kat Chalong’a uğramadıysanız gerçekten adaya gelmemiş sayılıyorsunuz.

Wat Chalong’dan sonra üçüncü durağımız olan Big Buda heykeline 15 dakikada vardık. Daha önceden okuduğum yazılarda bu heykelin inşaatının bitmediğini öğrenmiştim. Dolayısıyla bitmiş olmasını umarak geldik ? Vardığımızda heykelin tamamının bitmiş olduğunu ancak altındaki ibadet etme alanının henüz tamamlanmadığını gördük. Edindiğim gayri resmi bilgilere göre burası sadece halkın bağışlarıyla bugünlere gelebilmiş, devletin herhangi bir desteği yokmuş. Belirli bi miktar bağış karşılığında mermer alarak ve isterseniz üzerine bir şeyler yazarak inşaata yardımcı olabilir veyahut dilekleri yazmak için verilen alüminyum gibi bi malzemeden olan materyali yine bi miktar bağış karşılığında alarak yardımcı olabilirsiniz. Biz de bağış yaparak mermer aldık ve dileklerimizi yazdık.

 

Big Buda’nın bulunduğu yerden neredeyse tüm Phuket’i görebilirsiniz, harika bi manzarası var ve o kadar yüksek bir tepedeki tsunami esnasında kaçış alanı olarak belirlenmiş. Buradan sonra direksiyonu sahil şeridine çevirdik ve kıyıdan otelimize geri döndük.

İkinci günümüzü Andaman Leisure Phuket firması ile yapacağımız Phi Phi Adaları turuna ayırdık 🙂 Sabah 7:20’de firma bizi otelden alıp teknelerin kalktığı limana götürdü. Farklı firmaların da bir arada olması nedeniyle katılımcıları ayrıştırmak adına t-shirtlerimize sticker yapıştırdılar. Kıyıdan ayrılmadan önce verilen yarım saatte marketten alışveriş yaparak eksiklerinizi tamamlayabilirsiniz. Tekne 9:00’da kıyıdan ayrılmadan önce rehber kendisini tanıtıp gün planını aktardı. Böyle bir tura çıkmadan önce yanınıza muhakkak güneş kremi, güneş gözlüğü, şapka, deniz ayakkabısı, telefonu sudan koruyan kılıf (bunu bize otelde satışı yapan firma verdi ama siz beklerken marketten alabilirsiniz), havlu, denize uygun kıyafet, şort, t-shirt ve bir kaç atıştırmalık almalısınız. Tekne hareket ettikten sonra ilk Maya Bay’da mola veriyor, burada eşsiz manzarayla harika kareler yakaladık. Sonraki durağımız ise Phi Phi Ley adasının Pileh koyunda yüzüp şnorkelle deniz altındaki rengarenk balıklara merhaba dedik. (şnorkel veriyorlar siz de getirebilirsiniz) Daha sonraki durakta Vikining mağarasını gördük. Önceden bu mağara korsanların saklanma alanı olarak kullanıyormuş. Yıllar sonra buradaki malzemeler Bangkok’daki bir müzeye kaldırılmış. Öğle saatlerinde Phi Phi Don tarafına geçip firmanın anlaşmalı olduğu restoranda açık büfe şeklinde yemek yedik. Tai yemekleri ve global yemekleri bulabilirsiniz. Yemek ücreti tur fiyatının içerisinde olduğu için herhangi bir ödeme yapmadık. Yemekten sonra adada dolaşma fırsatımız oldu. Phi Phi Don’dan ayrıldıktan sonra Monkey kıyısına uğradık. Burada adada yaşayan maymunları gördük. Her ne kadar maymunlar adada, biz teknede olsak da maymunların tekneye atlayabileceği veya yüzebileceği uyarısında bulundular, bu nedenle elimizde yiyecekle maymun kıyısında bulunmamamızı ve fotoğraf çekmemenizi tavsiye ettiler. Daha sonra Bamboo adasına veya Rang Yai adasına uğrayacaksınız. Bizim turda Bamboo Adasına gidildi. Adanın denizi şu Phuket hakkında gördüğümüz klasik fotoğraflardaki gibi; cam gibi… Su sıcaklığı gayet iyi ve kumu inanılmaz ince; ayaklarınız yumuşacık bir zemine basıyor. Açıkçası ben burada yüzmekten inanılmaz keyif aldım.


Şunu da unutmamak lazım. Bizim çıktığımız bu turda aşağıdaki fotoğraftada gördüğünüz üzere tekne 3 motorluydu ve denizde 60 km hızla ilerliyordu. Sürat motorları seyir halinde iken burnu biraz havaya kalkar arkası biraz da aşağı doğrudur. Denizde dalga olması halinde tekne suyun üzerinde sekerek ilerler. Bu nedenle yanınıza muhakkak mide bulantısı için ilaç almanızı tavsiye ederim. Turda sertifikalı rehber var ve İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Rusça, Çince ve Japonca konuşabiliyor. Teknede su ve birçok içecek mevcut. Bu turun fiyatı ise milli parka giriş dahil 3700 baht, 4-12 yaş aralığındaki çocuk için ise 2000 baht. Tabi pazarlık yapmayı unutmayın ? Bence çok da ucuzuna kaçmayın çünkü alacağınız hizmet, rehber anlatımı, yiyeceğimiz yemek, kaptanın tekneyi sürüşü vs önemli, buraya bir daha gelmeyeceğimizi varsaydık. Ayrıca en yakını geçen sene olmak üzere birden fazla kez sürat teknesinin devrildiği gerçeğini de unutmayın derim. Teknemiz saat 16:00 civarlarında kıyıya yanaştı, firma bizi getirdiği araçla tekrar otelimize bıraktı. Etkinlik sonunda oldukça güneşten yanmış ve yorgun bir haldeydik. Otele yakın bir restoranda deniz ürünleri yemeği yedik ve günü kapattık. Ertesi güne enerji toplamamız lazımdı çünkü bugüne göre daha çok yorulacaktık ?

Üçüncü günümüzü Anda Adventure firması ile gerçekleştireceğimiz etkinliklere ayırmıştık. Firmanın müşteri taleplerine göre birden fazla paketi ve paketine göre de ücretleri var, internet sitelerinden program detay ve ücret bilgisine ulaşabilirsiniz. Biz en çok satılan E3 programını seçtik. Sabah 07:30-08:00 saatleri civarında otelden minibüs ile aldılar. Minibüste şoförden ayrı gün boyunca ekiple ilgilenecek çalışan da vardı ve seyir halindeyken günün nasıl geçeceği hakkında bilgi verdi. Phuket’den etkinliklerin yapılacağı milli parka gitmek 1 saat 45 dakika sürdü. Yol üzerindeki tapınakta mola verdik, maymunları yakından gördük, hatta bazı ziyaretçiler besledi ?

Ardından tekrar yola koyulduk. Milli parktaki ilk etkinliğimiz yağmur ormanlarında ATV sürmekti ve ATV alanına girdiğimiz anda yağmur hafiften başlamıştı. Bu arada bu benim ikinci ATV tecrübem; ilki Kahire’de çöldeydi ve sürememiştim. Dolayısıyla tekrar süremeyeceğim diye endişelenmedim değil? Bu etkinlik yağmur ormanlarında gerçekleştiğinden muhakkak öncesinde sivrisinek ilacı kullanın, biz de sivrisinek ilacımızı sürdük, sonrasında kasklarımızı taktık. Hocamızdan ATV’nin nasıl kullanılması gerektiğini öğrendik ve direksiyonlara geçtik. Önce basit bir yoldan başlatıyor ki ben hep orada dolaşacağız sandım ve baya mutlu oldum ama iş öyle olmadı ? Zaman ilerledikçe yol daha da zorlaştı; yokuşlar, su birikintileri, büyük taşlar, nehir kenarları vs derken sağ salim ve herhangi bir yere çarpmadan 30 dakikalık kuru tamamladım 😀 Otoparka döndüğümüzde yola artık minibüsle değil pikapla devam edeceğimizi öğrendik ve diğer etkinliklerin yapıldığı merkeze gittik. Burada bize eşyalarımızı koyabileceğimiz kilitli dolaplar verdiler. Ardından filleri beslemeye gittik. 10 aylık Niko ve annesi Natalia ‘ye meyve yedirdikten sonra Niko ile biraz oyun oynadık.

Ardından tur fiyatının içinde olan Tai yemeklerinden oluşan öğle yemeğini yedik ve sıra geldi heyecanın tavan yaptığı zip-line yapmaya! Çalışan arkadaşlar güvenliğimiz için bizi hazırladılar; kemer ve kask taktılar, düşmemizi engelleyecek halatı bağladılar. Ardından bir kişinin geçebileceği enindeki role bridge’den karşıya geçtik. Karşıya geçtiğimizde defalarca kez cesaretimi toplamaya çalışsam da zip-line yapamayacağımı anladım ve role bridge’dan geri döndüm.

Bu cesaretsizliğim ardından fil yıkamak üzere yola koyulduk.

Videodaki bu büyük arkadaşımızın ismi Em ve elimizdeki fırçalarla onu güzelce yıkadık. Em’i yıkamak, ona sarılmak, dünyanın sadece bizim için değil onların da yuvası olduğunu düşünmek ve gözünün içine bakıp “iyi ki varsın” demek gerçekten eşsiz bir duyguydu.

Bu banyonun ardından diğer rafting için milli parktaki nehre gittik. Raftinge başlamadan önce can yeleklerimizi giyip kasklarımızı taktık. Ardından botta nasıl durmamız gerektiği ve neler yapıp neler yapmamamız gerektiği noktalarında bilgilendirildik. 4 katılımcı ve 2 sürücü olmak üzere toplam 6 kişi olan botumuz, hırçın nehre bırakıldı. Anda Adventure Tour’un botlarından ayrı bir çok firmanın bir çok botu da bu nehirdeydi. Debisi yüksek nehirde eğlenerek, diğer botlara su atarak 5 km ilerledik.

Bu kadar yorgunluğun üzerine pirinç unu, hindistan cevizi sütü, su, mısır unu, haşlanmış pirinç, şeker ve tuzdan oluşan geleneksel Tai tatlısı yaptık ve afiyetle yedik 🙂

Anda Adventure Tour kapsamındaki etkinliklerimiz bittikten sonra otele dönmek üzere yola koyulduk. Odamıza vardığımızda kolumuzu kaldıracak halimiz yoktu 🙂 Bu nedenle otelin yakınlarda yemek yedik, adım başı beliren masaj salonlarından birine girip bu yorgunluğun üzerine ayak masajı yaptırdık ve günü kapattık.

Üçüncü günümüzü ise Andaman Leisure Phuket firması aracılığıyla James Bond Adasına ayırdık. Phi Phi Adasına gittiğimizdeki gibi yine sabah 7:20’de firma bizi otelden alıp teknelerin kalktığı limana götürdü. Tekne 9:00’da kıyıdan ayrılmadan önce rehber kendisini tanıtıp gün planını aktardı. Böyle bir tura çıkmadan önce yanınıza almanız gerekenleri Phi Phi Adasındaki anlatımımda belirtmiştim 🙂 James Bond Adasına giden teknemiz Phi Phi Adasına giden tekneden daha küçüktü; 2 motorluydu ve daha az kişi alıyordu. Her ne kadar küçük olmasından dolayı endişelensem de bu ikinci tekne turu olduğu için daha tecrübeliydik 🙂

Kıyıdan ayrıldıktan yaklaşık 1 saat sonra Hong Adasında mola verip tekneden ayrılıp kanoya geçtik. Kanoda ben, eşim ve kano sürücüsü One vardı. Uçsuz bucaksınız bir denizdeydik, etrafımızda sadece bir kaç kano ve birbirinden ilginç kaya oluşumları vardı, bir de biz kanodayken ufaktan yağmur çiseledi. O kadar sakindi ki.. Uzun zamandır bu kadar huzurlu hissetmemiştim. Bitmesini hiç istemediğim bu huzurlu kano yolculuğu yarım saat sürdü ve sonrasında tekrar teknemize dönüp James Bond adasına doğru yol almaya başladık.

Bu adanın ün yapma sebebi ise 1974 yapımı Altın Tabacalı Adam (The Man With The Golden Gun) adlı James Bond filminin bazı sahnelerine kucak açması. Adada hediyelik eşya satan yerler var, eğer alışveriş yapmak istiyorsanız kesinlikle ilk fiyat sorduğunuz yerden almayın, muhakkak başka tezgahlara da sorun ve iyi pazarlık yapın, unutmayın size 3 katı fiyat söyleyecekler!

Bir sonraki durağımız olan Panyee Adasına (Sea Gypsy Köyü) vardık. Halk arasında yüzen ada olarak geçen ve halkın tamamı müslüman olan bu adada Andaman Leisure firmasının anlaşmalı olduğu restaurantta öğle yemeğimizi yedik. Phi Phi Adası turundaki yemeklerden iyi değildi ama aç da kalmadık 🙂 Yemekten sonra dolaştığımız adada küçük bir postahane, okul, cami ve sağlık birimi olduğunu gördük, kendilerine ufak bir dünya yaratmışlar. Sokak aralarında gezerken tek katlı yıkık dökük yerlerde yaşayıp evlerinin önünde bir şeyler satan insanları yokluk içinde görmek can sıkmadı değil.

Tekrar kanoya binmek üzere Panyee Adasından ayrıldık ve Mangrov Mağarası ile Panak’taki Elmas Mağarasının yakınlarında durup tekrar kanolara geçtik. Dışarıdan üzeri tamamen kayayla kaplı sıradan bir ada gibi gözüken yere yaklaştık ve sürücümüz kano içerisinde uzanmamızı, sakın kalkmamamızı yoksa kafamızı kayalıklara çarpabileceğimizi söyledi. Sadece kanoların geçebileceği boşluktan geçtikten sonra bir süre karanlık geçitte yol aldık, sonrasında o kayayla kaplı adanın aslında “sıradan” bir ada olmadığını gördük. O harfi gibi olan bir adaydı burası, etrafı yüksek kayalıklarla dolu ve ortası deniz, biz de o denizde kanodayız! Kayalıklarda ise maymunlar! Bir süre bu sakinlikte ruhumuzu dinlendirdikten sonra teknemize geri döndük.

Son durağımız olan Nakanoi Adasına doğru yola çıktık. Adaya vardığımızda kimsecikler yoktu sadece bizim teknemizdeki misafirler vardı. Bu el değmemiş güzellikte yüzmek bizim şansımız olmuştu 🙂 Ortalama 1,5 – 2 saat kadar burada dinlendikten sonra Phuket’e dönmek üzere Rang Yai Adasından ayrıldık ama eminim ki o gün o turda o sakinlikte bir parçamı bıraktım 🙂

Andaman Leisure firması bizi otelden aldığı gibi geri otelimize bıraktı, biraz acele etmeliydik çünkü akşamımızı Siam Niramit Show’a ayırmıştık.

Phuket için okuduğunuz yazılarda akşam programlarınızı doldurmak için tercih edebileceğiniz bir çok show önerisi göreceksiniz; bu showlardan bazıları FantaSea, Simon Cabaret ve Siam Niramit Show vb. Tabi akşamlarınızı Phuket Town (Old Phuket) giderek, Go-Go Barlara giderek veyahut Tayland’ın milli dövüş sporunun turnuvalarının yapıldığı boks stadyumlarına giderek de değerlendirebilirsiniz. Bizim tercihimiz Siam Niramit Show’dan yana oldu. Kiraladığımız arabayla otelimizden çok da uzakta olmayan şov alanına yarım saatte ulaştık. Saat 17.00’de kapılar açılıyor ve esas şov 20:30’da başlıyor, biz James Bond Adasından geldiğimiz için biraz geç kaldık ama bence kapılar açılır açılmaz gitmelisiniz, ne kadar erken giderseniz o kadar çok gösteriyi yakalarsınız. Açıkçası ben içerisinin bu kadar canlı olacağını düşünmemiştim, nereye baksam bakmadığım yerde bir şey kaçırıyormuşum gibiydi. Bir yerde fillerle yapılan gösteriler, bir yerde dansçılar, bir yerde eski Tai insanlarının yaşayış tarzı, bir yerde ödüllü yarışlar, bir yerde açık büfe akşam yemeği..

Nereden başlayacağımızı başlarda bilemesek de tabiki de önceliğimiz yemek oldu 🙂 Bu arada Phuket’te katıldığımız etkinlikler öncesinde bize herhangi bir şeye alerjimiz olup olmadığı sorulmuştu, eşimin de mantara alerji var, gerek ada turlarında gerekse fil safarisinde bu hususa özen gösterilmişti ancak Siam Niramit Show’un gösterdiği hassasiyet bambaşkaydı. Çünkü normal şartlarda açık büfe olan yerde “Madem mantara alerjiniz var, mantar olmayan yemekleri tercih edersiniz” denirken, burası “Bizim çoğu yemeğimizde mantar var, bu nedenle neredeyse her yemek çeşidinen mantarsız olarak size özel hazırlık yaptık” dediler ve masayı donattılar! E tabi eşime özel bi hazırlık yapılmış olması bizi oldukça memnun etti. Yemeğimizi yerken yemek salonuna şarkı söyleyerek dansçılar gelip baharat kokan havayı birkaç dakika içerisinde değiştirip gittiler 🙂 Çıktığımızda fil göstersini izledik, ardından eski Tai insanlarının yaşayış stillerini inceledik, yarışmalara katıldık ama bir şey kazanamadık 🙂 Ardından esas gösteri için tiyatro salonuna geçtik. 3 kısımdan oluşan dünyanın en büyük sahne prodüksiyonlarından biri olan bu şovu nefes almadan izledik diyebilirim. Gösterinin birinci kısmında, yedi yüzyıldan uzun bir süredir Siam (Siam, Tayland’ın eski adı), medeniyetlerin buluştuğu bir yol olan çeşitli kültürlerin evi olduğu aktarılmak istenmiş. İkinci kısmında, farklı kültürlere ve geçim kaynaklarına rağmen, halkın hepsi Karma Hukuk’un dini ilkesine ortak bir inançla bağlı olduğu ve bu dünyadaki iyiliklerin veya kötülüklerin sonraki yaşamda liyakat veya acıya neden olduğu aktarılmak istenmiş. Üçüncü ve son kısmında ise, Taylandlı Budistlerin cennete gitmek için dünyadaki liyakatin toplanması gerektiğine inandığı; Tayland kültürü, dini töreni renkli ve neşeli bir kutlama ile birleştiren çok sayıda liyakat festivali ile dolu olduğu mesajı verilmeye çalışılmış. Çok güzel tasarlanmış, etkileyici olan bu şovda dekor değişimleri ne ara oldu biz takip edemedik. Ses, ışık, sahne geçişleri vs hepsi hatasız ve oldukça başarılıydı. Kesinlikle bir akşamınızı ayırmanızı tavsiye ederim, pişman olmazsınız 🙂

Phuket’e ayırdığımız son günün ardından burada alışverişe değil de daha çok deneyime zaman ayırdığımızı belirtmek isterim. Çünkü planımızda Phuket’ten sonra Bangkok vardı ve gitmeden önce okuduğum yazılarda Bangkok’un Phuket’den daha uygun fiyatlı olduğu belirtilmişti. Bu nedenle maalesef size alışveriş için nokta atış yerler söyleyemeyeceğim. Ama eğer rotanızda Bangkok varsa Bangkok yazımda bu konuda size yardımcı olabileceğimi düşünüyorum 🙂

Henüz Yorum Yok
Önceki Yazı
23 Mayıs 2020
Sonraki Yazı
23 Mayıs 2020

Henüz Yorum Yok

Yanıt Yaz